YEDİGÖLLER
01 Kasım 2014
Heyecanla beklenen o gün gelmişti. 31
Ekim’i 01 Kasım’a bağlayan o gece saat 01.00 Konya’ dan
hareket ettik. Hava şartlarına uygun giyeceklerimiz, su
geçirmez botlarımız, yağmurluklarımız (Osman bey’in
alıp gezi sonunda takdim ettiği :) )… yolda yemek üzere
hazırladığımız pasta ve böreklerle geziye donanımlı bir
şekilde hazırdık. Yolda içmek üzere eksik olan çayımızı
da aldıktan sonra bazen sıcak bazen soğuk (klima
kaynaklı) yolculuğumuz başlamış oldu.
Çaysız olmazdı, çay yapabilmek için
seferber olmuş, böreklerin de boşa gitmemesi için tüm
çabaları gösteriyorduk. Kimileri tavla oynamaya
koyulmuştu, kimileri de nasıl uyusam telaşında… ‘
Soğuktan uyuyamayan’ bir grup olduğu gibi, yandığı için
uyuyamayan bir grup da vardı tabi ‘Mehmet: az sonra ateş
çıkacak abi !’ (Şoför bey’in klima ayarlarından
kaynaklanan bir sorun)
|
Gün ağarmış
biz de Yedigöller’e varmıştık. Girişteki görevlinin
‘Burası Yedigöller’ vurgusuyla karşılaşmamız gerçekten
Yedigöller’de olduğumuzu pekiştiren nitelikteydi.
Yedigöller Bolu iline bağlı, yedi gölden oluşmuş,
fotoğraf çekmek için harika bir doğal güzellik. Büyükgöl,
Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve
Sazlıgöl ismindeki göllerin etrafında: Kayın ağaçları,
meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, göknar,
karaağaç, ıhlamur, porsuk ağaçları. Bu mevsimde ise sarı
ve turuncunun her tonunu görmeniz mümkün.
|
|
|
|
|
Ahşap evlerimiz çok şirindi.
Evlerimize eşyaları yerleştirip ateş yakmaya ve
kahvaltı hazırlamaya başladık. ‘Şimdi yakacağım’
deyip şöminenin başına geçen kişi sayısı epey
arttıktan sonra Büşra şömineyi yaktı ve biraz olsun
ısındık. Artık kahvaltıya geçebilirdik. Kahvaltımız
fevkaladenin fevkindeydi, bir kuş sütü eksikti çünkü
Çetin Bey her şeyi düşünmüştü. Kahkahalar
eşliğinde kahvaltımızı yaparken herkes de çok nazik
ve kibar (‘arkadaşım tuzu uzatır mısın’ ‘tabi
canım arkadaşım’) Sernur’un tabiriyle ilkokul
çocuklarının beslenme saatine döndürmüştük olayı.
Mutlu ve heyecanlıydık.
Fakat Yedigöller’in muhteşem
güzelliğine kucak açmak için de daha fazla
beklememeliydik ve hazırlanıp bir an önce doğayla
kucaklaşmamız ve güzelliklerini belgelememiz
lazımdı. Yedigöller de tıpkı bizim gibi rengarenkti.
Tüm duyguları kucağında barındıran, yapaylıktan,
kirlilikten uzak sessizce ağırlıyordu bizi. Düşen
her yaprak yok oluşu, yeşiller var oluşu, yağmur
hayatı simgeliyordu. Yağmur o kadar güzel, narin,
ince yağıyordu ki ruhu dinlendiriyordu.
|
|
|
Fotoğraf : Büşra PİROĞLU |
|
Yürüdükçe rahatlıyor, ruhumuz
dinginleşiyor ve içimize tüm güzellikleri çekerken
gördüğümüz bu güzellikleri de fotoğraf makinelerimizle
yansıtmaya çalışıyorduk. Göldeki yansımalar, sarı,
turuncu, kırmızı yapraklar, gölün yeşili mavisi,
dallardan süzülen yapraklar, değişik mantar çeşitleri,
şelale, fotoğraflanacak çok şey vardı… |
|
Fotoğraf çekmek çok güzeldi ancak gene
acıkmıştık ve eve dönme vakti gelmişti. Balıklar bizi
bekliyordu. Tüm malzemeler gibi balıkları da Çetin bey
almıştı, tabi en güzellerini ! Ellerine sağlık…
Balıkları Çetin bey kızarttı (birazcık da kendini ).
Çok lezzetliydi… |
|
|
Artık hava kararmıştı ve yorgunduk,
biraz da şirin evimizde vakit geçirmeliydik. Tabu
oynamaya karar verdik. Erkekler ve kızlar olarak
gruplara ayrıldık. O kadar çok gürültü yapıyorduk ki
kendimizi duyamıyorduk. |
|
|
Fotoğraf : Çetin ERDEM |
Çetin Bey: Gerdanlık kelimesini
anlatmak için insanlık tarihinden giriş yaparak
başladı…
5 yaz nolcak yaa (Gülüyor)
Vesile: Yaaa Sernur ablaaaa (Çaresiz)
Hilal: Siz hep numara yapıyosunuz
yaaa (Kızıyor)
Hülya: Böyle olacaksa oynamayalım
(Kızıyor)
Osman Bey: Yaygara kelimesi için
gargara yapmaktan giriyor nokta atışı
Sernur: Sıra bize gelince hep gürültü
yapıyorsunuz ama böyle olmaz ki
Timur abi: Bi sessiz olun yaa
Kamil: Ses yok ….
Mehmet: Süre konusunda sürekli hile
yapmaya kararlı
Büşra: Karşı grubun kelimelerini
bulma yönünde başarılı
Hakan: Kelime anlatmakta yetenekli
BİZ: Çok eğleniyoruz
Oyun bittiğinde çok eğlenmiştik fakat
tartışmaktan da yorulmuştuk.
|
|
|
|
|
Fotoğraf : Hakan SART |
|
Ve yürüyüş yapmayı hak etmiştik. Göle
doğru yürüdük. Gecesi de bir başkaydı Yedigöllerin.
Kamp yapanlar, eğlenenler, yemek yiyenler … Çok
güzeldi. Doğanın eşsiz bu köşesinde, doğanın bize
sundukları, arkadaşlık, sevgi, saygı, Yedigöllerin
gecesini de ışıl ışıl boyuyordu. Gece de gündüz gibi
rengarenkti… |
|
|
|
|
Fotoğraf
: Hilal ÇETİN |
Fotoğraf
: Hülya ÖZDEMİR |
Fotoğraf
: Mehmet PİROĞLU |
|
|
Fotoğraf : Sernur BAĞCI |
|
Uyku vakti geldiğinde evin tekinin
(aşağı evdeki :) ) şömine bacası tıkanmıştı ve
ısıtamıyorduk. Elektrikli bir ısıtıcıya ihtiyacımız
vardı. Eğer ısıtıcı gelmezse erkeklerin evini istila
etmek durumundaydık. Isıtıcıları beklerken Mehmet’in
su kaplumbağa hikayesini dinledik. Çetin Bey Mehmet’
in ağzıyla problemi olduğu tespitinde bulunurken,
Büşra Mehmet’in oturmadan da uyuyabileceği tezini
kanıtlamıştı. Gülmekten yorulmuştuk ve uyumalıydık.
Yağmur damlalarının melodisi ile
gözümüzü kapattığımızda, turuncu, sarı, yeşil
rengarenk Yedigöller manzaraları, iyi ki buradaydık
ve iyi ki beraberdik… |
|
|
|
|
Fotoğraf
: Timur DALMAZ |
|
Fotoğraf
: Vesile KOÇAK |
|
Sabah kalkığımızda saat 7 idi.
Başkanımız Sernur’un tabiriyle ‘Çelikleme‘
olmuştuk ve çok dinçtik. Yukarı evimize kahvaltı
yapmak için ulaştığımızda inanılmaz güzel bir
kahvaltı bizi bekliyordu. Osman bey tüm inceliğiyle
bizi düşünmüştü ve enfes bir kahvaltı hazırlamıştı.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra hızlıca hazırlanıp son
günümüzü bol bol fotoğrafla değerlendirmek için
çıkmalıydık.
Şelaleye, büyük göle gidip eşsiz
güzellikleri, farklı objektiflerden farklı bakış
açılarıyla fotoğrafladık. Fotoğraf çekerken
yaşadığımız o heyecanı anlatmam mümkün değil… Sadece
görmüyorduk, kendi penceremizden başka başka
Yedigöller için zamanla yarışıyorduk, fakat gitme
vakti yaklaşmıştı. Tabi bu arada kendimizi de
fotoğraflamayı unutmadık. Videolarımızı çektik
(napan len) :)
Saat 13:00 gibi köftelerimizi
afiyetle yedikten sonra yola çıkmaya hazırdık.
Dönüş yolumuz Bolu tarafından oldu. Belleğimizde bir
kucak anı, çantamızda Yedigöllerin rengarenk
sanatsal belgeleri, neşeyle, hoş sohbetlerle bir
gezinin daha sonuna geldik. Emeği geçen tüm Fotosel
ailesine teşekkür ediyorum.
Vesile KOÇAK
|
|